9 Aralık 2013 Pazartesi

Diderot

Diderot
DİDEROT, Denis (1713-1784). - Fransız aydınlık çağı materyalistleri arasında en büyük Fransız düşünürü, ansiklopedicilerin şefi ve ruhudur. D'Alembert ile birlikte çeyrek yüzyıl boyunca (1751'den başlayarak) "Kör İnanca (taassuba) ve Zorbalığa Karşı Kutsal Birlik" denilen ünlü Ansiklopedi'yi yayınladı. Devletin ve cizvit papazlarının hışmına uğrayan bu Ansiklopedi'nin yayınlanması, son derece büyük bir manevi güç, yılmaz bir irade, büyük bir başeğmezlik ve mutlak bir sakınmazlık gerektirmişti. "Bütün yaşamını coşku ile, şevkle, gerçeğe ve hakka -bu sözcük doğruluk anlamında alınmıştır- adamış bir kimse varsa, bu, Diderot olmuştur" diye yazıyordu Engels. Diderot çeşitli konular üzerinde, doğa bilimleri ve matematik, tarih ve toplum, ekonomi ve devlet, hukuk ve ahlak, sanat ve edebiyat üzerinde pek çok şey yazmıştır. Katı bir katolik eğitimi ile yetişmiş olan Diderot, hayranlık veren bir mantıkla gelişmiştir, yaradancılıktan (tanrıyı yalnızca ilk neden sayan déisme'den) materyalizme, tanrıtanımazlığa (atheisme) geçerek, "aydınlık dönemi" Fransız burjuva devrimci felsefesinin en yüksek amaçlarını temsil etmeye başlamıştır. Zamanın toplumu üzerinde, en derin ve en uzun ömürlü etkiyi yaratmıştır. Ama onun düşüncesi, kaba bir materyalizmin dar sınırları içinde kalmamıştır. Onda, diyalektik bir düşüncenin sayısız tohumlarını bulmak olanaklıdır. Daha parlamentonun emri üzerine yakılan Felsefi Düşünceler'inde (La Haye 1746), basılmadan elkonulan Kuşkucunun Gezintisi'nde (1747), kiliseye karşı yiğitçe saldırılara girişir. Tanrıtanımaz yapıtı, Körler Üzerine Mektup (Londra 1749), ona bir yıl hapse maloldu. Diderot, aynı zamanda, haklı olarak, Lamarck ve Darwin'in müjdecisi de sayılır, çünkü, daha o zamandan, organizmaların evrimi fikrini ve başlangıçta, hayvanlar aleminin ve bitkiler aleminin çeşitliliğinin ilerleyici bir dönüşümle (transformasyon) kendisinden çıktığı bir ilkel varlıkın varolduğu fikrini, açık, tutarlı ve kararlı bir biçimde savunur. Aynı şekilde, bir bireysel evrim vardır, ve gene, Diderot'ya göre, bir de türlerin evrimi vardır. Diderot, evrim fikrini, mantıklı bir biçimde izleyerek, sonunda, cansız maddenin evriminin kabul edilmesini de zorunlu görür. Doğanın Yorumu Üzerine Düşünceler (1754) adlı yapıtında, ruhsal olayları açıklamak için, hayvanlarda zaten varolan ve insanlarda düşünceyi belirleyen duyumla bezenmiş atomlar varsayımını düşünüyordu. Doğanın bütün eylemleri, varlığı tümüyle içeren, içinde sürekli dönüşüm halinde ve sürekli karşılıklı tepki halinde bulunan güçlerin birliğinin kendini gösterdiği bir tözün tezahürüdürler. En korkusuzcasına materyalist olan ve en fazla zeka parıltılarıyla yüklü yapıtları arasında, Diderot ile d'Alembert'in Söyleşileri (1769) ile d'Alembert'in Düşü'nü anmamız gerekir; bunlar, aynı zamanda, kusursuz edebiyat başyapıtlarıdır. Diderot, ayrıca, büyük bir dram yazarı ve yazı ustasıdır. Sanat ve sahne reformu uğruna savaşımında; doğacılıktan (natüralizmden) yanadır; canlı, somut gerçeğin allanıp pullanmadan yansılanmasından yanadır, Diderot, bunlardan başka -geçerken söylemiş olalım, Marx'ın en sevdiği yazardır- birçok roman, mizah öyküsü yazmıştır; bunların önemi şundan da anlaşılır ki, Lessing, Schiller ve Goethe gibi adamlar, yalnızca onun hayranları olmakla kalmadılar, kitaplardan çoğunu Almancaya çevirdiler. En ünlü yapıtı, Engels'in "bir diyalektik şaheseri" dediği Rameau'nun Yeğeni'dir.